İnsanın, içine bile sığdıramadığı duyguları bir cümleye sığdırabilmesi ne güzel bir yetenek..
Hissediyorsun önce.. Sonra anlatıyorsun, yaşadığın gibi.. Ve ardından hiç tanımadığın biri, kendisine ne denli tanıdık duygular olduğunu anlatıyor sana, tam da senin hissettiklerinin!
O seni anlıyor, sen o'nu anlıyorsun.
Belki de hiçkimsenin anlamadığı gibi!
Adı, yaşı, ırkı, cinsiyeti, dini.. Kim olduğu ve nerede yaşadığı umrunda olmuyor.
Sevgi, hayata başladığımız andan itibaren içimizdedir.
Henüz küçücük bir bebekken, anne sevgisi ile tutunuruz hayata.. Büyüdükçe öğrenilecekler arasında değildir hiçbirzaman ''sevgi''.. İçimizde hep varolan ve en başından beri bildiğimiz bir duygudur. Bu yüzden, hiç düşünmeden güveniriz birilerine ya da birşeylere.. Çünkü, sevgi ve güven ayrılmaz bir bütündür.. Senin karar verebileceğin bir durum olmadığı gibi elinde de değildir, sevmek-güvenmek. Ya hissedersin, ya hissetmezsin.
Önceleri ''herkesi'' çok seversin. Ve ''herkese'' çok güvenirsin. Hep iyi olanı hissetmek istediğindendir belki de bu.. Ama büyüdükçe öğrendiğin en önemli şey, kırılmaktır. Kırgınlıkların sonucunda ise güven duygunu kontrol etmeye çalışırsın.. Ne kadar çok ''güvenmiyorum artık'' desen de, içinde bir nebze olsun güven duygusu hep vardır. Ancak inanmak isteriz, bu denli hassas konularda ağzımızdan çıkanların gerçekten hissettiklerimiz olduğuna.. Oysa ki güvenmesek, hep en baştan başlayabilir miyiz sevmeye? Bu, sonu hiç gelmeyecek olan yolculuğumuza ilk adımımızdır belki de.. ''Kendimizi kandırmak''..
Güven duygumuzun yok olduğuna inandığımız zamanlarda, sevgiye müdahale etmeye çalışırız. Ancak tek yapabildiğimiz, sevgiyi göstermemek olur. Çünkü sevgi karşı koyabileceğimiz bir duygu değildir.
Doğduğumuzdan beri hep birşeyleri sevmeye programlıyızdır adeta.. Hayvanları severiz. Müzik dinlemeyi severiz. Kitap okumayı severiz. Denizi severiz. Doğayı severiz. Renkleri severiz. Ben FENERBAHÇE'mi çoooook severim mesela :)
Sevecek birşeylerimiz illa ki vardır yani..
Ve aslında birşeyleri sevmek yetmez. Birilerini sevme ihtiyacı duyar insan.
Aile, banko :)
Arkadaş/dost.. Senin seçtiğin insanlardır. -ki sevmeme ihtimalini bırak, hayatın boyunca yanında olmalarını istediğin, istemekten öte hep birlikte olacağınıza inandığın insanlardır.
Ama insan en çok o'nun sevgisine ihtiyaç duyar, o'nu sevmek ister.
Hayat, o'nu sevdiğinde kendi rengini alır, senin gözünde..
Gerçekten iyisindir ''iyiyim'' derken, hiç olmadığın kadar belki de..
Ve günün aydınlığını taa içinde hissederek ''günaydın'' dersin.
Daha önceleri laf olsun diye söylediğini farkedersin bu sözcükleri..
Sevgi bulunduğu heryeri güzelleştirdiği gibi, güzellikleri farkettirir de..
Demem o ki; o'nu sevdiğinde, hayat olduğu gibi görünür gözüne!
Hayatı, içindeki tüm anlamları ile hissederek yaşamak için,
Sevmek gerek.
Birilerini.. Birşeyleri..
Ama en çok, o'nu!
Çünkü; o'nu sevdiğinde, tüm sevdiklerinin değerini bilirsin.
Bambaşka bir mutluluk, sevmenin ve sevilmenin hissettirdiği,
Hayata yansıyan.
Aklının en güzel düşüncesine sahip olursun o'nu sevmekle..
-ki hayatının en önemli parçasıdır ''o''..
Ve ''o'' eksikken hayatı tam yaşayamazsın.
Bunu ise ancak o'nu çok sevdiğinde farkedersin.
Boşluklar, ''en iyi'' dolduklarında anlaşılır.
Ben o boşluğu dolduralı tam 5 yıl 7 ay oldu.. :-)
O'nu ne denli çok sevdiğimi düşündüğüm an'lardan birinin sonunda yazmaya başladım bu yazıyı..
-ki sevginin hayatımızda ki önemini, anladığım gibi, tam da düşündüğüm gibi anlatabilmeyi istedim.