Çocuğunu asma köprü de sallayan bir annedir İstanbul. -ki o'nun, içi süt dolu biberonudur Kız Kulesi, soğusun diye suya tutulan. ''Sunay Akın''
10 Mayıs 2013 Cuma
Her ruh çok sevilmeyi kaldıramaz .
Kadını kendisine sıra dışı gelen güzelliği yüzünden ayırır erkek diğerlerinden. Bir şekilde başkası gibi değildir ve bu yüzden ona âşık olur.
Burnu, göz kapakları, elleri, dişleri ya da belki ten rengidir ilgisini çeken.
Sonra kişisel özelliklerine takılır kafası: Kahkahası, durgunluğu, düşünce biçimi, becerisi ya da beceriksizliği, dişiliği ve yahut çocuksuluğu hoşuna gitmeye başlar...
Derken kokusunu keşfeder.
Banyodan yeni çıkmış ıslak halini, sabah uykudan kalktığında gülen şiş gözlerini, makyajsız cildini, ojesiz tırnaklarını sever...
Evet, o asla başkaları gibi değildir.
Bu yüzden "erkeğin sevdiği" kadın olur.
Sonra kendisine gösterilen minicik, küçücük güzel şeyler yüzünden sevmeye başlar kadın erkeği.
Sevilmenin tadını da alır erkek böylece...
Sevdiği tarafından sevilmek gibisi yoktur zaten...
Ama sevilmeye, çok sevilmeye başlayınca tuhaflaşır insan bünyesi...
Her ruh çok sevilmeyi kaldıramaz.
Ve kadın sevmeye başladı mı, kendini kaybeder...
"Sevmeyi" abartır kadın.
*Alıntı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)